Posts Tagged ‘Sivas’


Sancak

Sonraki 10 (alfabetik): Belki Yarım Kaldım, Dünya, Geri Verin!, Güneşim Batıyor, Hayallerin Yok Olana Dek, Kızgın Olsam da, Kitabın Ön Yüzü, Rüya Değil, Sen Yanımda Olunca, Zamana Çare Yok

10. Burada Her Şey Aynı

Albüm: Burada Her Şey Aynı

Altyapı: Sancak

Sancak’ın anlattığı en güzel ve aynı zamanda en hüzünlü hikayelerden birisi… Gerçek hayattan alınmış bir anı olduğu yönünde güçlü iddialar bulunan öykünün yaşanıp yaşanmamış olduğu sorusunu ancak Sancak cevaplayabilir. Bildiğimiz şeyler ise yine kendisinin üstlendiği prodüksiyonun insanın içini ısıttığı -hatta yaktığı- ve ilk dinleyişte dinleyeni hem şarkıya, hem de müzisyene bağladığıdır. Sancak şarkı sonunda ölüm haberini aldıktan sonra kendisini tanımasanız bile ona karşı bir sıcaklık ve sempati duymaya başlıyorsunuz. Böyle duyguları ancak çok üst düzey müzik parçaları harekete geçirebilir. Sancak vokalinde aşırıya kaçmadan saf bir şekilde sese döküyor yazdıklarını. Hiçbir noktada abartıya kaçtığını veya olayı fazla dramatikleştirdiğini düşünmenize neden olmuyor. Genç yaşta ustalığa attığı önemli adımlardan birisi olarak görüyorum “Burada Her Şey Aynı”yı.

9. Dolunay

Albüm: Genosit (Canka albümü)

Altyapı: Sancak

“Dolunay”, bazı ince sözleri dışında stilini genel olarak pek beğenmediğim Canka’yı dahi bana zevkle dinletmeyi başarır. Çünkü Canka kendi bölümünü bitirdiğinde Sancak’ın anında ezberlenen muhteşem nakaratını dinleyeceğimi bilirim. Ardından “Çok insan gördüm çok, gözüm kör oldu kara” diyerek kendi sözlerini okumaya başlayacağı da her zaman aklımdadır. Duygusal müziğin en önemli 2-3 isminden biri olan Sancak’ın Canka gibi eğlence unsurunu ön planda tutan birinin parçasında -üstelik parça tam da Canka tarzındadır- bu denli başarılı olması hayli etkileyici. Albüm Canka’ya ait olabilir, ama şarkıyı domine eden şüphesiz Sancak’tır. Nakarattaki ustalık, yaşadığı yerleri betimleyişi, müziğini eleştirenlere verdiği cevaplar ile “Dolunay” dört dörtlüktür (hem söz düzeni (4×4), hem kalite açısından). Yılmaz Erdoğan’ın tek yönlü müzik yapmadığının güzel bir kanıtıdır.

8. Unutulmak Haricinde

Albüm: Orkestral Depresyon

Altyapı: Sancak

Ondan bahsederken, ilk defa adının telaffuz edilmesini sağlayan albümünün yıldız parçasını es geçmek olmazdı. Duygusal öğelerle harmanlanmış ve yeraltı Rap’ine klasik Sancak şarkılarından çok daha yakın verse’ler, vokal inceliğiyle lirikalitenin buluştuğu nakarat, albümün tamamına yayılmış temayı örnekleyen bir altyapı ve karşınızda “Unutulmak Haricinde”. İstanbul doğumlu müzisyenin vokal kalitesine bir nebze daha fazla önem verip nispeten -yeni ve eski tarzı arasında uçurum olduğunu söyleyemeyiz- farklı bir tarz edinmesinden önceki Rap anlayışının en başarılı örneği. Umudu, sevgiyi, “o yıldız”ı ve en önemlisi karanlığı işliyor eskiden sık kullandığı adıyla Sancak Forte. Rahatlatıcı, insana huzur verici bir melodisi var şarkının. İşlenen esas konu karanlık olsa da şarkının iç yüzü karanlık değil, hatta epey aydınlık. Şarkı boyunca yıldız ve güneşle yapılan benzetme ve kelime oyunları da ayrıca muazzam. Bu şarkıyı -aslında bu albümü- bilmiyorsanız kendinizi Sancak’ı biliyor saymamalısınız.

7. Dün Gibi

Albüm: Yerin Altında

Altyapı: İtaat

Kariyeri boyunca albümündeki prodüksiyonların yüzde 90’ını üstlenmiş bir sanatçının albümüne prodüksiyonla katılabilmek kolay değildir, bu nedenle İtaat’in altyapısına dikkat çekerek başlamalı. Olağanüstü bir sample, insanı alıp başka diyarlara götüren cinsten. Gitarın büyüleyici, masalsı bir etkisi var sanki. Üstüne Sancak’ın şarkı başındaki nakaratı da eklenince ilk saniyelerde bir rüyanın içindeymiş gibi hissediyor insan. “Ben derinlerde kayboluşlarımı karalıyorum her gece düşünüp o gözleri” gibi son derece iddialı bir cümleyle giriyor şarkıya Sancak. Benzer kuvvetli sözleri, bu ayardaki altyapıları çok defa işitmişsinizdir. “Dün Gibi”yi sıradan bir aşk şarkısı olmaktan çıkaran şey, aşk değil duygu şarkısı olması. Şarkı boyunca tek bir kişi ve ona yönelik tek bir düşünceye odaklı yaklaşım sergilemeyen Sancak, iki kişilik ilişkiye çok farklı açılardan bakarak konuyu monotonluktan kurtartıyor. Aynı zamanda şarkı boyunca söz düzeninin yardımıyla tempoyu bir yükseltip bir yavaşlatıyor, böylece tekdüzelik de ortadan kalkmış oluyor. Başyapıt değerindeki bu eserin bir benzerine rastlayacağınızı sanmıyorum.

6. Uzaklardayım

Albüm: –

Altyapı: Sancak

Sancak’ın çok sık albüm dışı şarkılarla karşımıza çıktığı söylenemez. Bu yüzden “Uzaklardayım” ile olan tanışmam konusunda kendimi oldukça şanslı sayıyorum. Zamanın popüler paylaşım sitelerinden MySpace aracılığı ile edinebildiğim çok değerli bir koleksiyon parçası. Çalışmayı Rap kategorisine koyamıyoruz, bu da Sancak’ın yeteneğini daha iyi takdir etmemizi sağlıyor. Şarkının tamamen ses kalitesine dayalı bir çekiciliği, -alışılan Sancak profilinin aksine- enerjik bir altyapısı ve eşsiz bir nakaratı var. Öylesine kalıpların dışında bir şarkıyla karşı karşıyayız ki Sancak ile asla yan yana düşünmediğimiz Auto-Tune efektine bile rastlayabiliyoruz ve işin ilginci bu bizi rahatsız etmiyor. Güneşli havalarda, mutlu anlarımda dinlemeyi tercih ediyorum bu parçayı. 50’yi aşkın dinleyişimin sonucunda beat’in yansıttığı tonun olumlu ruh halleri ile daha verimli kaynaştığını gördüm. Kısa olması nedeniyle üst üste birkaç kez rahatlıkla çalınabilir. Arşivinizde mutlaka bulunması gereken bir eser.

5. Kimim Ben

Albüm: Yerin Altında

Altyapı: Sancak

İki favori müzisyenimin buluşması; benim için rüya gibi bir şeydi bu şarkının gerçekleşmesi. Sancak önce Başar’sız kısa versiyonunu yayımlamıştı parçanın, o hali bile mükemmele yakındı. Albüm çıkışıyla birlikte Başar da eklenince, şarkı benim için akıl almaz boyutlara ulaştı. Üç bölüme ayrılabilecek şarkı önce yavaş ve ağır nameli başlıyor. Başar ve Sancak adeta vokallerini yarıştırıyorlar ve kimin daha iyi olduğu kararını dinleyenlere bırakıyorlar. Ardından kısa versiyonunda nakarat olduğunu fark etmeyeceğiniz nakarat geliyor; kendisi şahane. Üçüncü bölüm ise hızlandırılmış Rap kursu gibi. İlk bölümde namelerle diyalog kuran ikili bu kez vitesi arttırıp koşmaya başlıyorlar ve finişe birlikte varıyorlar. “Yine gözlerim kapandı dünden / Açmam için onu bana geri gönder”, “Gözlerimin esarete karşı durması için zulüm gerek / Bana bunu ver”, “Son cümlem aklımdan değil kalpten gelir / Sesim kederlidir” gibi yıllar boyunca aklıma kazılı halde duran ve her zaman duracak olan sözleri barındırıyor “Kimim Ben” (Başar’ın sondaki “Yine yalnızım” deyişi insanı bitirir be!). Belki Sancak’ın bir numaralı çalışması değil ama, benim adıma en özel şarkısı bu.

4. Bu Kaçıncı Yağmur

Albüm: Resim

Altyapı: Sancak

Girişi yağmur sesleriyle yapılan bir şarkının başarısız olduğu nerede görülmüş? “Peşimde götürdüklerime katlansın her şehir” diye başlıyor yolculuk. Yağmurlu bir günde şehirler arası yolda gidiyormuş hissine kapılıyorsunuz bir anda; piyano, yağmur ve sözler öylesine sürükleyici ki… Bek vokallerin müthiş kullanıldığı bir verse’ü var şarkının. Doğayı hedef alan tasvir ve kişileştirmelerle umutlu başlayan 16’lığın ikinci kısmına karamsarlık, gelecek kaygısı ve geçmişteki üzüntüler damga vuruyor. Dört kez art arda söylenen nakarata gelindiğinde ise şarkıya tam bir mağlubiyet havası hakim oluyor. Adı Yağmur olan bir arkadaşıma kişisel zil sesi yapmama sebebiyet veren nokta atışı bir melankolik parça. Çalışmada kusur olarak öne sürülebilecek tek şey ikinci verse’ten yoksun oluşu, bu da aslında şarkıyı kısa süreli tutarak ona daha sıkı bağlanmanıza yardımcı oluyor bir bakıma. Şahsen yağmur sevmeyen bir insanımdır, yine de bunu dinlemekten vazgeçemiyorum.

3. Uzakta Yarınlar

Albüm: Sokaktan Selamlar (Desta albümü)

Altyapı: re.Gast

Listede özellikle yer almasını istediğim bir parça. Eminim yazı boyunca sözü geçen şarkıların en az bilinenidir kendisi. Oysa azıcık daha duygusal davransam ilk sıraya yerleştirebilirdim bu sevimli arkadaşı. Yıllardır iTunes’umda “Plays” kategorisinin en üst basamağında yer alıyor. Altyapının sahibi re.Gast ve albüm sahibi Desta’ya ayrı parantezler açılarak teşekkür edilmeli ilk olarak. Sancak’a gelecek olursak sanki kendi prodüksiyonuymuş gibi sahiplenmiş şarkıyı. Desta ile yarı yarıya paylaştıkları nakarat dahil her alanda ağırlığını hissettiriyor ve bu alanları hünerleriyle süslüyor. “Dolunay”ın aksine burada Desta da oldukça dinlenilir bir bölüme sahip. Üstelik ses tonunun Sancak ile oluşturduğu tezat parça bütünlüğü açısından çok olumlu. Daha sert ve agresif olan Desta’yken, Sancak’a tansiyonu düşürüp sakinliği sağlamak kalıyor. E bu da en iyi yaptığı şeylerden birisi. Özel, özel olduğu kadar da ilham verici bir şarkı.

2. Tek Kaçacak Yerim

Albüm: Resim

Altyapı: Sancak

Enfes bir girişi var şarkının. Sancak henüz ilk saniyelerden sesiyle sizi çekim alanına alacağının haberini veriyor. Halihazırda ilginizi çekmiş olan altyapıyı henüz kavrayamadan bir de vokal darbesi yiyor ve iyice sarsılıyorsunuz. Fon müziğini fazla uzatmadan verse’e girişini yapan Sancak sizi yere seriyor ve bir daha kalkamıyorsunuz. Kalkmamalısınız da. Neresinde ne var, hangi söz ne diye yazılmış gibi sorularla boğuşmak yerine keyif almaya bakmalısınız; çünkü sıradan bir şarkı dinlemiyorsunuz. “Aynamda utandığım her şeyimle buradayım / Ve aynı anda utandığım her ne varsa susmadım” diyen Yılmaz Erdoğan hiç çekinmeden sıralıyor birçoğunun düşünmekten bile çekineceği utançları, yaşanmışlıkları, hayatları. Sancak’ı benim için diğerlerinden ayıran en belirgin özelliklerden birini bu şarkıda görebiliyoruz: Samimiyet. Bakmaya cesaret edilemeyen kapıları açması, hata ve eksiklerini şarkılarında dillendirebilmesi onu bahsettiğimiz şarkıda olduğu gibi bir adım öne çıkarıyor. Onun tek kaçacağı yer evi, bizim tek kaçabileceğimiz yerlerse onun notaları, melodileri ve nameleri.

1. Kapatın Her Yanı

Albüm: Yerin Altında

Altyapı: Sancak

Yazının sonuna gelme hüznüm şarkının hikayesindeki hüzünle birleşince ortaya tasviri zor duygular çıkmaya başladı. Sancak’ın nadir de olsa tercih ettiği storytelling metodunun doğru kullanıldığında ne kadar etkili olabildiğini birebir yaşıyoruz burada. En güvendiği kimseler tarafından acı bir ihanete uğrayan bir adamın öyküsüyle baş başayız. Martı ve deniz seslerinin eşlik ettiği masmavi girişin ardından önce dostlarına tekrar kavuşmanın heyecan ve coşkusuyla duygulanan bir kişi ile tanıştırılıyoruz. Kalbi kırık kahramanımızı fazla aktif bek vokal ihtiyacı duymadan yerinde bir Rap verse’ü ile tanıtıyor Sancak. Müthiş kurgulanmış 16’lık sonrası hayatımda duyduğum en iyi nakaratlardan biriyle selamlıyor bizi. Acı, serzeniş, masumiyet, hayal kırıklığı… Hepsi 22 saniyeye sığdırılmış biçimde altın -altın arz ettiği değeri anlatamayabilir bile, elmas mı deseydik- bir tepside sunuluyor. İnsanı böylesine baştan çıkaran, dinlendiğinde kafasında diğer tüm düşünce ve sorunları bir kenara iterek en öne kendisini koyan bir nakaratı başka bir yerde işittiğimi sanmıyorum. Nakarat diye diye geldik ikinci kısma. Kahramanımızın ilk bölümde övgüyle söz ettiği arkadaşlarının sadakatsizliği çıkıyor ortaya. Kaçınılmaz sonunu bekliyor halde bırakılıyor kahraman ve ikinci verse ile nakaratta söz edilenlere çok daha kolay anlam yükleyebilir duruma geliyoruz. Önemini kelimelere dökmenin gerçekten çok güç olduğu bir parça “Kapatın Her Yanı”. Her dinleyenin farklı bir özelliğinden etkileneceğini düşünüyorum, tıpkı herkesin favorisinin başka bir Sancak şarkısı olması gibi. Şarkıyı bir filmden olduğunu düşündüğüm çarpıcı bir alıntıyla sona erdirmiş Sancak, yazımı da aynı şekilde bitirmek istiyorum: “Kimsenin bizi yolumuzdan döndürmesine izin veremeyiz, tamam mı? Kaldığımız yerden devam etmek zorundayız. Çok yol kat ettik, kaybedecek çok şeyimiz var. Yolumuza devam etmeliyiz!”

Not: Favori Sancak şarkınızı bu yazıya yorum olarak yazabilirseniz çok sevinirim.